Biraz rakı, biraz negatife doğru yuvarlarsanız 33’lük bira herhangi bir şey işte. Bazen yolun bir yarısı bazen babanızın öldüğü yaşta bir bar taburesi üzerinde genelde siyah olur ama bizim tabureler beyaz ama çok dayanıklı değil. Olsun bir şekil oturunca sizi taşıyabiliyor. Hayatın sizin için taşıdığı yükler kadar ağır değil. Bazen bir sır, bazen bir kor, bazen bir ses bazen bir nefes.

Bazı şeylerde çok tekrara düşüyoruz ancak gerekiyor. Bazen hayat döngüsü hep aynı olduğu anda bir farklılık geliyor. O farklılık sizi üstünüze düşmüş bir kor gibi her yerinizde dolaşır. Bir tek yerinizi yakar kalbinizi. Kalbinizi hiç bir şey söndürmez. Yaptığınız aşırılıklar gördüğünüz her şeyi silmiş gibi durur ama bir kenarda durur. Kor gittikce söner ya ama bir yel esince büyür büyür sığmaz kalbinize. Kalbimiz, kalbiniz, beynimiz, bedenimiz bedenlerimiz her şeyin her şeyle olduğu gibi duramadığı bazı duyguların önüne geçemediğiniz yaşları yaşarsınız. 22, 25, 29, 35. Son noktamız 35. Yaş olarak düşünmeyin 35 insan vardır belki hayatınzıda ama biriniz diğerinin cezanesine önce gider. Bazen sıfır birden daha büyük bir sayıdır. İçindeki boşluğa o kadar çok sey sığdırırsın ki bir an gelir 1,2,3,4 daha nicesine sığdıramadığınız her seyi sokarsınız. Bir an gelir ve sizde 0’ın tamda benim dediğiniz noktada soframızda bir 35’lik biraz meze ile sıfırın içindeki boşluğun beyaz olup olmadığını sorgularken renksiz ama çok neşeli içeceğinin 0’a eş değer olup olmadığını  sorgularsınız.

Leave a comment