Kortuk

Bir kelimeyle tökezledi dilim.
Koltuk diyecektim, “kortuk” dedim.
O an herkes güldü.
Ben de güldüm ama içim bir anlığına sustu.
Çünkü bazen bir harf, bütün bir yorgunluğu ele verir.

Kortuk…
Sarhoş bir kelimeydi.
Ağzımdan değil, kalbimden düşmüş gibiydi.
Koltuk kadar düz değildi.
Kortuk biraz kırılmış, biraz ezilmiş bir kelimeydi.
Tıpkı o geceki halim gibi.

Bazen dilimizden düşen yanlışlar,
aklımızdan kaçan doğrulardır.
Belki de dil, akıldan daha sadıktır kalbe.
Bir harfi kaydırırsın,
bir duyguyu ifşa etmiş olursun fark etmeden.
Ben “kortuk” dedim o gece, dilim dönmedi.

Ben “kortuk” dedim o gece,
belki de dilim değil, içim sürçtü.
Bir kelime yanlış çıktı ağzımdan,
ama belki de doğrusu buydu.
Çünkü bazen insanın dili değil,
susmak istemeyen tarafı konuşur.

Seni rencide eden ya da üzüleceğin bir kelime değildi.
O, ortamı o anda rahatlatan, tamamen güzelliğimize güzellik katan bir kelimeydi: kortuk.

O “kortuk” koltuğun önemini ya da değerini düşüren bir kelime değildi.
Tam aksine, o anda o koltuk sadece “kortuk” olup hepimizi güldürendi.
Fakat değerlerimizi düşüren değil, bizi yücelten bir kelimeydi.
O gün o koltuk “kortuk” oldu,
ve biz hep birlikte güldük.

Leave a comment