Uyumak için savaşırız her gün, havaya döner bakarız “tam uyumalık hava” deriz. Uykuyu mu çok severiz yoksa hiç bir şeyi duymadan yarı ölü olan kalbimizin beynimizin zorladığı duygularımızı engellemeye çalıştığımızı unuttuğumuz her şeye uyku deriz. Kalbimiz neden yarı ölür biz uyurken duyamaz çünkü kimin sıcak yataklarına feda ettiği hissedemez. Beynin dinlenmesi gerektiği için duygunun önce geçtiği içindir. Her şey, için için kan ağlarken hayatımızda gülmeye sebep ararız. Bir kedi videosu olur mu mesela bizi güldüren ya aradığımız şey sevdiklerimizin ya bizi her sevdiğimizin parazitlendiği hayatın gailesi bizi nereye çekiyor? Biraz sinir, biraz sevinç, biraz hüzün, biraz ayrılık şimdi devreye Gökhan Türkmen o şarkısıyla giriyor şaka şaka biz kim Gökhan TÜRKMEN kim anca biz Üsküdar’da ki videolardan görür devam ederiz :). Nefes filmini bilirsiniz her yazdığımız şeyde bir şeyleri bilirsiniz. Ama bilin ki 30 yaşındaki bir adam resminizi taşımasın. Birisi o yare sizin onu sevdiğinizi söylemesin. Hiç kavuşamayacağınız için değil o haberi ona verebilecek biri olmasın diye. Musa EROĞLU’nun yare söyleme şarkısını yeni eski ne olursa olsun bir nesil biliyordur. Bilirken bir anda çay çekirdek, kola çekirdek, rakı, bira, fıstık beyaz peynir neyse işte bir köşede dinlenir. Bazen çıkarsınız sonsuz bir yol yerine iş yerinize giderken bir sigara yakarsınız anneniz, babanız, tanıdıklarınız, büyükleriniz görür mü bişi der mi bir şey düşünmezsiniz. Sadece o duyguyu istersiniz, acı, mutluluk bir şey bir duygu ne olacağı, ne olduğu önemli değil sadece o 3 dakika onu isterseniz. Bazı yazılar kısa ama anlamlı olur bu da böyle bir yazı. Görselsiz. Basit başlıklı kısa.

Leave a comment